HAFTALIK DERGİSİ
Sigarasız 7 Gün
Nasıl Geçti?
Çipi taktırdığım ilk günden bu yana tam bir hafta geçti. Peki bu bir
hafta içinde neler olup bitti? “Eski sevgilim” le aram nasıl? Kolay
değil tam 40 yıllık bir beraberlikten sonra geçen hafta onu terk
etmiştim. Peki o beni terk etti mi? Kolay kabullendi mi bu terk edişi?
Şimdi sigara içirmeyen, tam böyle değil, sigarayı vücuttaki nikotini
sıfırlayarak bıraktıran çipi taktırdıktan sonra bakın neler oldu? Gerek
bana gelen , gerekse okurlarımın attığı mesajlardan konuya çok büyük
ilgi olduğunu görüyorum. Her ne kadar Sakal-ı Şerif skandalı ölçüsünde
olmasa bile yine de var.
Birinci Gün…
Sabah uyanıp her zamanki gibi hemen duşa girdim. Çip duşta etkilenmedi,
yerinde duruyordu. Canım sigara içmek istemiyor. Daha doğrusu aklıma
gelmiyor bile. Yani durum iyi. Ama sabah kahvaltısında 40 yılın bir
başka alışkanlığından da vazgeçtim. Sigarayı tetiklemesinden korktuğum
için kahvede içmedim. Gazeteleri okudum çay içerken, haberleri dinledim
ve oradan doğru işe. Bereket yapacak çok iş var. Akşam yemeklerinden
korkuyorum, yemek sonrasından korkuyorum, Bu yüzden geç öğle yemeği
yedim, akşam yemeği yemedim. Gecede erken yatım saat 01:00 gibi
uyumuşum.
İkinci Gün…
İki polisim var. Bir çipi taktırdığım Anigma yetkilisi Banu, öteki oğlum
Sinan. Banu telefonla arayıp durumu soruyor. "Aslanlar gibiyim" diyorum,
Oğlumsa ikide bir odama girip durumumu kontrol ediyor. Ondan
cesaretlendirici sözler arıyorum. Beni tebrik ediyor. Ama yine de
kuşkusu var. Peki eski sevgilim ne yapıyor? Ara sıra yokluyor tabi. Yazı
adamlarının bu işi yaparken belirli alışkanlıkları vardır. Örneğin ben
yazı yazarken çok sigara içerdim. İki saat yazının başında kalsam,
neresinden baksanız 10 tane falan içerdim. Yani Asil Nadir gibi
“zincirleme “ durumu. Gün iyi geçti. Akşam yemeği korkusu sürüyor. Bu
yüzden de geç, yani 16:00 gibi öğle yemeği yiyorum. Akşam yemeğini bugün
de atladım, hala sigara içmedim.
Üçüncü Gün…
Sabah rutini aynen polislerimin kontrolünden geçtim. Bu arada
arkadaşlarımdan cesaretlendirici mesaj ve telefonlar alıyorum. Düşünün
40 yıl sigara içmişim. Günde 50 tane. Ayda 1500 eder. Yılda 18 bin, 10
yılda 180 bin ve 40 yılda 720 bin adet. Ama şu anda iyiyim sanki. Eğer
psikolojik değilse merdivenleri daha rahat çıkıyorum. Nefes alışım iyi.
Sigara kokmuyor ağzım, üstüm ve başım. Birde tuvaletteyken ortalığı koyu
bir nikotin kokusu kaplıyor. Akşam yemeği korkusu sürüyor. Geç öğle
yemeği taktiğine devam. Geceleri TV de seyretmiyorum. Heyecanlı bir
filme takılıp içerim bakarsınız.
Dördüncü Gün…
Aklıma Banu ve Anigma’nın İngiliz uzmanı Mary’nin bu sistemi bana
anlatırken söyledikleri geliyor."Bu sistemin başarılı olma şansı yüzde
100 değil, yüzde 85 Sedat Bey." Yüzde 15’ lik açık var. Eski sevgilim
oradan sızabilir. Peki ne yapmalıyım? Amerika taktiği geldi aklıma.
Amerika’ya uçarken sigarayı tetiklemesin diye içki ve kahve içmiyorum
hiç. Dönüşte de aynı. Bu gidiş geliş 21 saat ortalama. 21 saat sigara
içmiyorum ve aklıma da gelmiyor. Bir kere çok canım istemişti de tanıdık
pilotlar beni yanlarına çağırıp kokpitte içirmişlerdi.
Beşinci Gün…
Bu gece gitmem gereken bir yemek var. Bakalım ne olacak? Evde ve iş
yerimde bana sigarayı hatırlatacak her şeyi ortadan kaldırdım. Yanımda
başkalarının içmeside beni rahatsız etmiyor.Burnum daha iyi koku almaya
başladı. Eski sevgilim özellikle yazı yazarken beni şiddetle yokluyor
bugün. Hemen kalkıp odadan çıkıyor , derin nefesler eşliğinde bizim
dergilerin bulunduğu beşinci katta iki tur atıyorum. Derin nefes almak
sigara duygusunu azaltıyor. Bunu öğreniyorum bu arada. Eskiden sigara
içmeme kızan dostlarıma "Mezarlıklar ömründe sigara içmemişlerle dolu"
dediğimi hatırlıyorum. Gece şık bir yemek. Yemekte sigara içmiyorum.
Arkadaşlarım beni tebrik ediyor. Şarap içiliyor. Sonrasında da kahve
faslı. İşte bu noktada adeta eski refleksle uzanıp karşımdaki arkadaşın
sigarasından alıyor ve yakıyorum. Herkes bana bakıyor. Ama kimse bir şey
söylemiyor. Sonra masaya “40 yıl daha yaşamayacağıma göre, bir tane
içerim” diyorum.gece öyle bir taneyle bitiyor.
Altıncı Gün…
Sevgilim memnun, ben kendime kızgın. Deldik Amerika uçağı planını.
Üstelik içtiğim sigaradan da bir şey anlamadım. Manasız bir şey içtim
sanki. Oysa tiryakiler iyi bilir o sigaranın kuvvetle içe çekildiği
zaman verdiği hazzı. Ben hiçbir haz duyamadım. Bunu da söyleyeyim.Sonra
kendimi şöyle teselli ettim.”Günde 50 tane içiyordum. Şimdi bu kadar
günde sadece bir tane içtim, ne olur ki?” Sabah kahve içmedim yine.
İngiliz çayına taktım. İşte çok hararetli geçen haber toplantılarında
arkadaşlar ara sıra takılıyor."Sigara verelim mi Sedat Abi?" "Hayır"
diyorum. Onlara da kendime de inat içmiyorum. Kararlıyım. Bu kadar gün
geçti ve sadece bir tane içtim. Hey maşallah günde 50 taneden 1 taneye.
Yedinci Gün…
Haftayı tamamlıyoruz.. Bugün bir sınav daha var. Gece arkadaşlarla
buluşup bir bara gideceğiz. Polislerim Banu ve Sinan’a da gece yasağı
deldiğimi söyledim. Kızdılar tabi. Öyle "40 yıl günde iki buçuk paket
mazereti" filan dinlemediler. Ben de kendime kızdığımı anlattım onlara.
Ama olanla ölmüşe çare olmadığından fazla söylenmediler. Bir de galiba
beni kızdırmaktan da çekindiler. Kafamın tası atarsa mezarlıkların
sigara içmeyenlerle dolu olduğu şeklindeki saçma sapan savıma
döneceğimden mi korktular acaba. Gün akşama kadar kazasız belasız geçti.
Patronlarımla ilgili anlarımı bugün yazdım ve gece 22:00 gibi Kalamış
North Shield’de buluştuk. Barda konu sigara tabi. Hemen herkes pofur
pofur içiyor. Bana nasıl dayandığımı sordular. Şöyle dedim.
"Dayanmıyorum ki , sayenizde bende içmiş kadar oluyorum" Hep beraber
güldük. Gece sigaramız bitti. Ama eve dönerken arabada eski sevgilim göz
kırptı ama görmezden geldim. |